Radyo Anadolu

 “Merhabalar değerli dinleyenler, ben dostunuz Küçük Hekim ve burası siz uzun yollardaki Kıraçlılar’a her zaman eşlik eden Radyo Anadolu! Bugün Kıraçlar için güzel bir gün. Ne kül yağışı ne de radyasyon fırtınaları var ve mutant saldırıları sonucu verdiğimiz kayıplar son iki ayın en düşük seviyesinde! Hayat bugün de varlığını sürdürüyor ve pek fena sayılmaz. Her zamanki gibi sizlere Anadolu’nun dört bir yanından bize gelen haberleri ileteceğim ve yarınlar da bugün gibi olacak mı, bunu konuşacağız. Ama hepsinden önce sizlere sormam gereken bir soru var. Dörtyoldan haberi olan oldu mu? Yani son zamanlarda herhangi bir şey duydunuz mu? Yerleşimde akrabaları olan insanlar var ve haber alamıyorlar. Gönderilen ulaklardan da bir iz yok. Bu iş nedir kimse bilmiyor ama hep Halk Cephesi hem de Ulusal Güçler bölgeye birlik gönderip bir cevap bulma niyetinde. Umarız farklı zamanlarda giderlerde yine bir çarpışma yaşanmaz.
 Yanıtları olmayan sorulardan üzerinde yorum yapabileceğimiz haberlere geçersek. Kurmaylarının bütün ısrarlarına rağmen birlikleri bulunduğu noktadan çekmeyen Büyük Hekim, kuşatma altındaki Afyon’dan hâla çıkamadı. Çıkmasına çıkamadı ama Şevket Paşa’nın güçlerinin de pek iyi halde olduğu söylenemez. Duyduğumuz söylentilere göre şehirde bir erzak sıkıntısı yaşanırken şehri kuşatan birlikler içinde de bir korku dalgası yayılmış durumda. Kuşatma kampından kaçan bazı askerlerin anlattığına göre tanımlanamayan bazı düşmanlar her gece birliklere saldırıyor ve kamplara dehşet saçıyor. Yüzbaşı ve binbaşı gibi rütbeliler bile bu saldırıların kurbanı olmuşlar. Halk Cephesi içindeki farklı fırkalardan aldığımız bilgilere göre bu saldırılar onların işleri değil. Yine de bulunan cansız bedenlerin bırakıldıkları hallerden bir çıkarım yapacak olursak geriye iki korkutucu olasılık kalıyor, albasanlar veya gulyabaniler.
 Genelde böylesine sıkı saldırılarda bulunacak kadar fazla sayıda olmayan bu yaratıklar nasıl oldu da birden hep birlikte hareket etti? Hadi albasanlar bir ihtimal sürüler halinde yaşıyor olsalar da ben hiçbir zaman hiçbir yerde gulyabanilerin bırakın böyle kalabalık olmalarını, birden fazla görüldüklerini duymadım. Olayın daha da endişe verici tarafı yaratıkların saldırılarının Afyon gibi yüksek nüfuslu bir kentin hemen dibinde olması. Gittikçe büyüyen ceset yığınları ile sayıları artan toplu mezarlar mı bu şeylerin dikkatini çekti? Yoksa ortalıkta daha bilmediğimiz başka canavarlar mı cirit atmaya başladı? Bu soruların cevabını bilmiyoruz dostlarım ama emin olun bu konuda daha fazla bilgi alacağız. Ne yazık ki Kıraçlar’da böyle tehlikeler hiç bitmiyor ve her gün bir yenisi ekleniyor.
 Sırada daha ilginç bir haberimiz var. Toros dağlarının eteklerindeki askeri bir sığınakta, koza adı verilen bir mekanizmanın içinde yıllardır uyur halde duran bir yabancı geçen gün sonunda gözlerini açtı! Terkedilmiş sığınağı yağmalamaya gelen bir çöpçü, bir muhafız ve bir çarkçıdan oluşan bir çete, mekanizmayı kurcalarken kozanın kapağını açtı ve kollarına bu yabancının bedeni düştü. Çete ilk başta bu yabancının ölmüş olacağını düşündüyse de saniyeler içinde bu gizemli kişi öksürüp bağırarak uyanınca herkes şaşırdı ama haberin asıl kısmı bu da değil. Yabancı, ki eğer ona inanacak olursak, savaştan önce bu uykuya yatırılmış. Kendisi savaştan önce doğmuş, yaşamış ve akademik hayatını bitiremeden uyutulmuş! Kozanın içinde neredeyse bir yüzyıl boyunca uykuda kalmış ve gözlerini bu savaş sonrası vahşi dünyada açmış! Benzer anlatıları Anadolu’nun farklı noktalarında da duymuştuk ama elimizde hiçbir kanıt yoktu, sadece bir masal olarak görüyorduk. Uyandığı söylenen kişilerden hiçbir iz bulunmaması bu durumu iyileştirmiyordu ama artık elimizde kanlı canlı bir kanıt var! Yabancı, savaş öncesi dünyaya dair kapsamlı bir bilgiye sahip, her ayrıntısına kadar. Hatta radyasyon illetinden kurtulmak için sürekli kullandığımız “arı” üzerinde de hak iddia ediyor! Anlattığına göre eğitim gördüğü yer Mühendishane ve savaşın kapıda olduğunu görünce radyasyona karşı kullanılabilecek bu iğneleri geliştirmişler. İğnelerin başarılı olduğuna iş arkadaşları ile hocalarını inandırmak için kendi üzerinde kullanmış ve gözlerinin kapandığı o andan beridir bir daha uyanamamış! Bu durum hakkında daha fazla bilgi elimize geldiğinde sizleri de olaylardan haberdar edeceğiz. 
 Evet değerli dostlarım, haberlerden şu anlık bu kadar ama sizi şimdi müthiş bir yapıtla baş başa bırakıyorum. Bu sefer iyice Anadolu’nun köklerine, katıksız niteliğin kalbine iniyoruz. İşte Safiye Ayla’dan Hicran…”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Karanlık Perde

Sırık Bölüm 1: Sarıbolu (Spooktober '24)

Sırık Bölüm 0 (Spooktober '24)